İNSAN İLİŞKİLERİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İNSAN İLİŞKİLERİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Temmuz 2008 Perşembe

KOMŞULUK


İnsan ilişkileri, toplumların dışa yansıyan gerçek yüzüdür. Türk toplumunda ne yazık ki her geçen gün insan ilişkileri bencillik ve adam sendecilik nedenleriyle yok olmakta, yaşadığımız büyük kentlerde önemini yitirmektedir. İstanbulda her binada 90 ailenin yaşadığı 8 bina bulunan bir sitedeyim. Evimi, çevremi benimsedim ve orada olmayı seviyorum.Buna karşın yaşam koşulları eski komşuluk ilişkilerine izin vermiyor! Ancak; karşılaştığım komşularımla yada binaya girip çıkanlarla karşılaştığımda selam vermeyi önemsiyorum. Bazen selama karşılık vermeyi bile ihmal eden yada tanımadığı insanla göz göze geldiği halde selam vermekten kaçınan insanlar bazı değerlerin yitirilmesine neden oluyor.
Günümüzde sık rastlanmayan fedakar ve sevgi dolu komşuluk ilişkileri halen bazı çevrelerde yaşanmakta. En güzel komşuluk ilişkileri örneğine büyük ağabeyim Doğan Erdinç ve ailesinin yaşadığı Ankara Sincan ilçesi Kuzey Kafkas sitesinde tanık oldum.
Kendi evlerine taşındıktan sonra hepimizin yaşamında olduğu gibi mutlu ve hüzünlü günler bu sitede yaşanmıştır. Sevgili yeğenim Giray’ ın düğünü 26 Temmuzda Ankarada. Bu nedenle ailece birlikteyiz. Düğün öncesi hazırlıklarda yakından izlediğim paylaşım güzel bir “imece halkası” Bu halkayı oluşturan hanımlar her gün biraraya gelerek düğün için gerekli hazırlıkları yapıyorlar. Dün düğün tatlısı yaptılar, bu gün yaprak sarması yapacaklar, yarın Halguane yapacaklar ve düğün için gelen misafirlere ikram edecekler. Bende onların örnek çalışmasını sizlerle paylaşmak için fotoğraflıyorum. Ağabeyimin eşi Jan ablamın komşuları kimler mi? Cihan- Sevim- İfakat-Meral- Nurcan- Meryem- Saime- Seyhan- Yeğenim Sırma hanımlar. Bu hanımların iyi günde kötü günde mutlaka paylaştıkları güzel beceri ve hünerleri var! Ayrıca adı geçen hanımlar ev işleri ve çocuklarının bakından arta kalan zamanlarda Tarhana- Mantı- Börek, Çörek- Erişte-Turşu- Reçel- Örgü- Dantel yaparak aile bütçesine katkıda bulunuyorlar
“İmece Halkası iyi günlerde paylaşımlara devam etsin” dileğiyle teşekkürler sevgili komşular…

L.G.E


26 Haziran 2008 Perşembe

EVLİLER OKUYUN, BEKARLAR DERS ALIN...


SEVGİLİ ARKADAŞLAR,
GÜZEL VE KEYİFLİ BİR GÜN DİLİYORUM.
Yaşamda "İnsan ilişkileri" çok önemli. Günümüzde İlişkileri sağlıklı yürütebilmede ne yazık ki çoğunluklu başarılı olunmuyor!
Başarının sırrı; doğru düşünmek, doğru görmek, karşıdakinin gözüyle olaylara bakabilmek ve gerçekten istemekte!
Durumu anlatan Can DÜNDAR yazısını okumayanlar için sayfama aldım.
L.G.E

Can Dündar yine üstatlığını konuşturmuş...

Evlilik , inanmadığım halde içerisinde 17seneyi bitirdiğim bir kurum benim için..
17 senede (abartmıyorum) 40 çift arkadaşımın son verdiği
kurum ayni zamanda da...
Evliliğimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belki de kuruma inanmamaktan geçiyor.
Evliliği toplumun dayattığı şekilde yasamamaktan. ..
Nedir bu dayatmalar?
Erkeğin muhakkak kadından yasça büyük olması , eğitim seviyesinin
erkeğin lehine yada en azından eşit olması bunların sadece ikisi... Olmaz,yürümez diyor toplum...
Erkek yaşça büyük olmalı ki, kadına 'höt' dediğinde oturmalı kadın...
Ya da yumuşatıyorlar;
Efendim kadın erkekten önce çöktüğü içi(hani doğum felan)
küçük olmalıymış yaşı...
Eğitimde de böyle..
Kadının çok okumuşu bilmiş olurmuş,evdekalmakmış layıkı ....
EŞiM BENDEN 2 YAŞ BÜYÜK; ne 'höt' dememe gerek kaldı 17 senede,ne de benden önce çöktü...
Yıllar içinde ben yaşlandıkça o gençleşti,
-'Ooo Can bey kapmışsınız çıtırı 'esprilerine muhatap dahi oldum.
EŞiM 3 ÜNiVERSiTE BiTiRDi; ben bi taneyi 9 senede bitirdim..
Ne o bana bilmişlik tasladı , ne ben ona ezik baktım...
Kulağa gelen müzik tekse de, onu oluşturan notalar farklıdır der
Halil Cibran...
Bunu unutmadık biz.
Ben konuşurken o dinledi,ben dinlerken o konuştu 17 sene. o öfkeliyken
ben, ben öfkeliyken o 'haklısın bitanem...'dedik,
Öfke bitip fırtına durulduğunda 'ama bi de böyle düşün' de dedikfikrimizi savunurken.
Farklı insanlar olarak görmedik birbirimizi, aynı amaç içinsavaşan
neferlerdik bu hayatta...
Asla bilmedik ne kadar para kazandığımızı, ortak cüzdanımızdan gerektiği kadar aldık. Ne kadar çalarsa çalsın masanın üstünde telefon, kim bu saatte arayan
karşı cins diye sorgulamadık da ama...Sevginin en büyük dostuydu bizim için 'güven'... Ve güvenin ardına saklanmış bir 'saygı' vardı daima...
Ne kavgalar, ne badireler atlattık 17 senede... Eee ülkeler neler gördü, biz çekirdek aile mi sütlima yaşayacaktık.. .
Bir gün öyle bir girdik ki birbirimize, ben ilk kez odamın
dışında yattım bi gece, misafir odasında...
Gece yarısı kapı açıldı eşim;
-Ne yapıyorsun burda?' diye sordu kapının eşiğinden,'uyuyorum' dedim buz gibi bi sesle...
Gitti, gelmesi 1 dakikasını almıştı elinde yastıkla... 'kay yana' dedi
daracık yatakta. 'ne yapıyorsun?'dediğ imde 'benim yerim senin yanın, sen gelmezsen ben gelirim' dedi...
Anladım ki o gece, en uzun kavgamız yat saatine kadar sürecek...
Ve bence doğrusu da bu...Özen gösterdik o günden sonra, evin her yerinde kavga ettik, yatak odamız hariç.. Kırsak da zaman zaman kalplerimizi, asla kin tutmadık birbirimize. ..
Toplum kurallarıyla oynasaydık bu oyunu belki de 41 inci
çift olacaktık o listede... Ama oyunun kurallarını biz koyduk...
Nede olsa bizim oyunumuzdu, oynanan...
Evlilik; hesapsız içine dalınması gereken bi oyun bence...Topluma kulaklarını tıkayarak hem de... Ne benim, ne debizim sözlerimizle. .. Sadece gönlünüzden geçtiğince ...
Dediği gibi Ataol Behramoğlu'nun '...
Yaşadıkları mdan öğrendiğim bir şey var:Yaşadın mi büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün Evrene karışırcasına.
Çünkü ömür dediğimiz şey,hayata sunulmuş bir armağandır.Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana...

CAN DÜNDAR
Hayat kısa gelen bir battaniye gibidir. Yukarı çekersin ayak parmakların isyan eder. Aşağı çekersin omuzların titrer.Ama yine de, neşeli insanlar dizlerini karınlarına çeker,
rahat bir uyku uyumayı başarır..........