28 Haziran 2008 Cumartesi

AFİYET OLSUN!

SEVGİLİ ARKADAŞLAR,
GÜZEL BİR PAZAR GÜNÜ DİLİYORUM,
ZİYARETE GELEN ARKADAŞLARIMA PAZAR KAHVALTISINA SİMİT HAZIRLADIM;)
AFİYET OLSUN...
L.G.E

Ps: fotoğrafta gördüğünüz simitler(HALGUANE, GUBATE) ve tatlı Ayten ablamdan (kuzenim olur kendisi) Emeğine sağlık, biz yedik! size de fotoğrafladım, işin aslı bu!



TATLI HARİKA OLMUŞTU!

27 Haziran 2008 Cuma

GEÇMİŞ OLSUN...



SEVGİLİ FERHAT GÖÇER' İN KAZA HABERİ ÜZDÜ!

KISA ZAMANDA SAĞLIĞINA KAVUŞMASI DİLEĞİYLE...

26 Haziran 2008 Perşembe

EVLİLER OKUYUN, BEKARLAR DERS ALIN...


SEVGİLİ ARKADAŞLAR,
GÜZEL VE KEYİFLİ BİR GÜN DİLİYORUM.
Yaşamda "İnsan ilişkileri" çok önemli. Günümüzde İlişkileri sağlıklı yürütebilmede ne yazık ki çoğunluklu başarılı olunmuyor!
Başarının sırrı; doğru düşünmek, doğru görmek, karşıdakinin gözüyle olaylara bakabilmek ve gerçekten istemekte!
Durumu anlatan Can DÜNDAR yazısını okumayanlar için sayfama aldım.
L.G.E

Can Dündar yine üstatlığını konuşturmuş...

Evlilik , inanmadığım halde içerisinde 17seneyi bitirdiğim bir kurum benim için..
17 senede (abartmıyorum) 40 çift arkadaşımın son verdiği
kurum ayni zamanda da...
Evliliğimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belki de kuruma inanmamaktan geçiyor.
Evliliği toplumun dayattığı şekilde yasamamaktan. ..
Nedir bu dayatmalar?
Erkeğin muhakkak kadından yasça büyük olması , eğitim seviyesinin
erkeğin lehine yada en azından eşit olması bunların sadece ikisi... Olmaz,yürümez diyor toplum...
Erkek yaşça büyük olmalı ki, kadına 'höt' dediğinde oturmalı kadın...
Ya da yumuşatıyorlar;
Efendim kadın erkekten önce çöktüğü içi(hani doğum felan)
küçük olmalıymış yaşı...
Eğitimde de böyle..
Kadının çok okumuşu bilmiş olurmuş,evdekalmakmış layıkı ....
EŞiM BENDEN 2 YAŞ BÜYÜK; ne 'höt' dememe gerek kaldı 17 senede,ne de benden önce çöktü...
Yıllar içinde ben yaşlandıkça o gençleşti,
-'Ooo Can bey kapmışsınız çıtırı 'esprilerine muhatap dahi oldum.
EŞiM 3 ÜNiVERSiTE BiTiRDi; ben bi taneyi 9 senede bitirdim..
Ne o bana bilmişlik tasladı , ne ben ona ezik baktım...
Kulağa gelen müzik tekse de, onu oluşturan notalar farklıdır der
Halil Cibran...
Bunu unutmadık biz.
Ben konuşurken o dinledi,ben dinlerken o konuştu 17 sene. o öfkeliyken
ben, ben öfkeliyken o 'haklısın bitanem...'dedik,
Öfke bitip fırtına durulduğunda 'ama bi de böyle düşün' de dedikfikrimizi savunurken.
Farklı insanlar olarak görmedik birbirimizi, aynı amaç içinsavaşan
neferlerdik bu hayatta...
Asla bilmedik ne kadar para kazandığımızı, ortak cüzdanımızdan gerektiği kadar aldık. Ne kadar çalarsa çalsın masanın üstünde telefon, kim bu saatte arayan
karşı cins diye sorgulamadık da ama...Sevginin en büyük dostuydu bizim için 'güven'... Ve güvenin ardına saklanmış bir 'saygı' vardı daima...
Ne kavgalar, ne badireler atlattık 17 senede... Eee ülkeler neler gördü, biz çekirdek aile mi sütlima yaşayacaktık.. .
Bir gün öyle bir girdik ki birbirimize, ben ilk kez odamın
dışında yattım bi gece, misafir odasında...
Gece yarısı kapı açıldı eşim;
-Ne yapıyorsun burda?' diye sordu kapının eşiğinden,'uyuyorum' dedim buz gibi bi sesle...
Gitti, gelmesi 1 dakikasını almıştı elinde yastıkla... 'kay yana' dedi
daracık yatakta. 'ne yapıyorsun?'dediğ imde 'benim yerim senin yanın, sen gelmezsen ben gelirim' dedi...
Anladım ki o gece, en uzun kavgamız yat saatine kadar sürecek...
Ve bence doğrusu da bu...Özen gösterdik o günden sonra, evin her yerinde kavga ettik, yatak odamız hariç.. Kırsak da zaman zaman kalplerimizi, asla kin tutmadık birbirimize. ..
Toplum kurallarıyla oynasaydık bu oyunu belki de 41 inci
çift olacaktık o listede... Ama oyunun kurallarını biz koyduk...
Nede olsa bizim oyunumuzdu, oynanan...
Evlilik; hesapsız içine dalınması gereken bi oyun bence...Topluma kulaklarını tıkayarak hem de... Ne benim, ne debizim sözlerimizle. .. Sadece gönlünüzden geçtiğince ...
Dediği gibi Ataol Behramoğlu'nun '...
Yaşadıkları mdan öğrendiğim bir şey var:Yaşadın mi büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün Evrene karışırcasına.
Çünkü ömür dediğimiz şey,hayata sunulmuş bir armağandır.Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana...

CAN DÜNDAR
Hayat kısa gelen bir battaniye gibidir. Yukarı çekersin ayak parmakların isyan eder. Aşağı çekersin omuzların titrer.Ama yine de, neşeli insanlar dizlerini karınlarına çeker,
rahat bir uyku uyumayı başarır..........

22 Haziran 2008 Pazar

YENİ PAYLAŞIM ALANI


SEVGİLİ ARKADAŞLAR,
EN GÜZEL GÜNLER SİZİN OLSUN, GÜNLERİNİZ SEVGİ İLE DOLSUN...
Blogcudaki bitip tükenmeyen sorunlar ve buna bağlı olarak uzun süren bakımlar beni blogspota itmişti! Fotoğraf sergisi blogumu açarak bir transfer gerçekleştirmiştim. Aynı zamanda, Bloglarda içeriğe göre konuları farklı alanlarda paylaşmak cazip geldi.

Bu pazar günü yeni bir başlangıç yaptım "Paylaşım" başlıklı bir blogum daha oldu!

e-postalarımı kontrol ederken beğendiğim yazıyı sizinle paylaşmak istedim.
Sevgiler...
L.G.E

ANNE KİMDİR / NEDİR?


Bir erkek çocuğun kaleminden çıkmış ..



ANNE, dünyada karşılık beklemeden börek yapan tek insandır. Karşılıksız sevginin ete kemiğe bürünmüş halidir! Ne kadar üzsen de 10 Dakika sonra seni affeden zarif bir memeli türüdür, yağlı bile olsa tiksinmeden saçını okşayan, kucağına yatıran, öpüp koklayan tek varlıktır,meleğin süt verebilenidir.
Yarasın diye muhallebinin içine ciğer katarak çocuğuna yediren manyaklık derecesinde üretkendir.Yemek yemeyen çocuğun dikkatini çekmek için elindeki tencere ve Tavalarla maymunluk yapabilen kişidir, kafayı çocuklarıyla bozmuş,göbek bağı kopsa da yürek bağı asla kopmayan, sevgi dolu fedakar İnsan dişisidir, bulaşık, ütü, vb yaparken bile otomatik olarak çene çalan, kendi kendine konuşan, kadın dırdır denen mereti erkeklere daha küçükten belletendir . Yemek uzmanı, düzen insani, bilgili, kültürlü her şeyi bilen şahsiyettir, yavrularını yol tarafından değil, kaldırım tarafından yürütendir, Dizi dizi incidir lakin gerektiğinde laf sokma dalında da birincidir, sevgiliden ayrılma haberi verildiğinde, 'amaaan ben sana daha güzelini bulurum' diyebilen komik bir karakterdir. 'Oğlum aradım yoktun. Bende mesaj atayım dedim sana. Gelince ara beni EMI aslan evladım. Şapkasız çıkma o karda.

Kara börülcem benim öptüm annen , şeklinde mesajlar atabilen, teknolojiyi ısrarla reddeden, kabullenemeyen, kafasına göre Yorumlayan bilişim düşmanıdır .. *** AMA ... AMA dünyanın en güzel kucağına sahip, en güzel kokan, harikulade bir varlıktır , olmadık yerlerde iyi ki doğurmuşum Ulen seni!' diyen ve benim hatırıma benimle Freddy mercury dinleyen bir sabır ağacıdır,evlatlarını asla ayırmayan, aynı zamanda birbirinden koruyan güç abidesidir evde bir yere uzandığınız an orada temizlik yapacağı tutan, temizlik konusunda kayışı kopardığından temizlikçi gelecek diye evi temizleyen balans ayarı kaçmış temizlik kaynağıdır,Mutfakta yasayan, evde Herkesi idare Eden bir tür canlıdır. Sevginin güçlerini birleştirdiği sonsuz bakiredir !! oğlunun damat - kızının gelin olduğunu görünce, çocuğu mezun olunca,çocuğu gol atınca,çocuğu hasta olunca, çocuğu askere gidince, asmalı kabağı seyredince, Dolar yükselince velhasil buna benzer bir sürü şeye ağlayabilen, bumesajı okurken duygulanıp - gözleri dolabilen,ağlamaya Meyilli bir yapısı olan duygu pınarıdır, son kiiii üç dört; Uzakta dursa da yakın hissedilen, canı hep istenen, asla
vazgeçilmeyen, Dizinin dibinde olmak istenen, evlatların varlığını varlığına armağan edebileceği, *** ıslak - kuru AMA heeeep duygulu*** en önemlisi; kıçı başı oynamayan Tek kadın modelidir...

ENTERESAN!

DOĞADAKİ VARLIKLAR ARASINDAKİ ENTERESAN İLİŞKİLER!


Havuç dilimi insan gözüne benzer. Bilimsel araştırmalar havucun gözlerin kan akışını ve işlevini iyileştirdiğini göstermiştir.

Domateste kalpte olduğu gibi dört odacık vardır ve kırmızı renklidir. Bütün araştırmalar domatesin kalp ve kan için faydalı olduğunu göstermiştir.

Üzüm salkımı kalp şeklindedir, her bir üzüm tanesi kan hücresi gibi görünmektedir ve araştırmalar üzümün ciddi kalp ve kan canlandırıcı bir gıda olduğunu göstermiştir.

Ceviz küçük bir beyin görünümündedir. Ve beyin fonksiyonlar için faydalıdır.

Fasulya böbrek görünümündedir ve böbrek fonksiyonlarını iyileştirir.

Sap kereviz, Çin lahanası ve Rhubarb (bizde yok) kemiklere benzer. Bu gıdalar kemikler için faydalıdır, sodyum oranları eşit ve %23 dür. Gıdanızda yeterli sodyom yok ise vücut kemiklerden çeker ve kemikler zayıflar. Bu gıdalar iskeletinize faydalıdır.

Patlıcan, avokado ve armut kadınların rahim ve serviks sağlığı ve fonksiyonlarını hedefler ve görünümleri bu organlara benzerler. Araştırmalar kadınların haftada bir avokado yemeleri halinde hormonları dengelediğini, istenmeyen doğum sonrası kilolarını azalttığını ve serviks kanserini önlediğini göstermiştir.

İncir tohum doludur ve ağaçta ikili olarak asılarak büyür. İncir sperm sayısını ve hareketliliğini arttırır ayrıca erkek kısırlığını önler.

Tatlı patatesin görünümü pankreasa benzer ve şeker hastalarının glisemik indeksini dengeler.

Zeytin yumurtalıkların sağlığına ve fonksiyonuna yardımcı olur.

Greyfurt, portakal ve diğer narenciye meyveleri kadın göğüsüne benzer ve bunların sağlığına ve lenfin hareketine yardımcı olur.

Soğan vücut hücreleri görünümündedir. Bütün vücut hücrelerinden atık maddelerin temizlenmesine yardım eder. Hatta gözlerin epitelyal katlarının yıkayan gözyaşlarına bile sebep olur.

21 Haziran 2008 Cumartesi

HAYATTAN TAT ALMAK!

SEVGİLİ ARKADAŞLAR,

"ZAMAN ZAMAN YAŞAMDA DEĞİŞİKLİKLER OLMALI"

DİYE DÜŞÜNÜRÜM! TAM BU DÜŞÜNCELER İÇİNDEYKEN

AŞAĞIDAKİ SATIRLARI OKUDUM

VE SİZİNLE PAYLAŞMAK İSTEDİM.



Amaç hayattan tat almaksa

Yaşamınıza daha çok eğlence katın.

Espri yapın. Şakalaşın.

İyimser, olumlu ve yapıcı olmaya çalışın.

Gülmekten de ağlamaktan da korkmayın.

Daha sık tatil yapın.

Daha çok hoş görün, daha sık bağışlayın.

Kin, nefret, düşmanlık ve korkudan uzak kalın.

Dostlarınızı, ailenizi, akrabalarınızı daha sık arayın.

Sevdiklerinize yaklaşın, dokunun, sarılın.

Yeni hobiler edinin.

Kendinizi şımartın.

Veeeeeeee kendimi şımartma yollarını bulmalıyım;)

Kötü bir alışkanlık: Kızgınlık

Gözlemler ve araştırmalar kızgınlık duygusunu abartmanın, sık tekrarlayıp uzun sürdürmenin sağlığı özellikle de kalp-damar sağlığını bozduğunu gösteriyor. Kızgınlığı öfke ve hiddet noktasına taşıyanlarda kalp krizleri, inmeler, kalp-ritim bozuklukları daha sık görülüyor. Bu "huysuz" insanlarda hazımsızlık, şişkinlik, gaz, kramp şeklinde sindirim bozuklukları ile kaşıntılı cilt döküntülerine daha sık rastlanıyor. Kızgınlık özellikle erkekleri ilgilendiren bir sorun. Kadınlarda daha seyrek görülüyor. Erkekler kuyrukta önüne birinin geçmesi, trafiğin kısa bir süre tıkanması ya da bekleme salonlarında sürenin biraz uzaması halinde kolayca kızgınlık ve öfke nöbetlerine kapılabiliyor. Yani erkekler kızgınlık konusunda daha riskli durumdalar. Kızgınlığın sanıldığı gibi genetik bir kökeni filan yok. Tamamen edinsel yani sonradan kazanılan bir alışkanlık! Davranış değişikliği tedavileri ile bu kötü alışkanlığı bırakmalısınız. Klinik Psikolog İlknur Yılmaz

STRESLE BAŞA ÇIKMA YOLLARI

Vücudunuza dar gelen kıyafet giymeyin.

İlaçla yaşamaktan kaçının.

Randevularınızı önceden ayarlayın.

Hafızanıza güvenmeyin; mutlaka yazın.

Aracınızı, bozulmadan servise götürüp bakım yaptırın.

Her kilidin yedek anahtarını yaptırın ve belli yerlerde bulundurun.

Daha sık 'hayır' deyin.

Yapacaklarınızı öncelik sırasına sokun.

Zamanınızı israf etmeyin.

Öğle ve akşam yemeklerini basitleştirin.

Kötümser insanlardan uzak durun.

Önemli evrakın birden fazla fotokopisini çektirin.

Evde çalışmayan ne varsa tamir ettirin.

Yapmaktan hoşlanmadığınız işler için yardım isteyin.

İhtiyaçlarınızı önceden belirleyin.

Bir defada yapılması zor büyük işleri, küçük parçalara ayırın.

Etrafı toplayın, dağınıklıktan kurtulun.

Gülümseyin.

Bebekleri gıdıklayın.

Dost bir kediyi veya köpeği okşayın.

Kendinizi, bütün soruların cevabını bilmekle yükümlü hissetmeyin.

Bazı şeyleri de bilmeyin.

Karşılaştığınız insanlara, onların hoşuna gidecek bir şey söyleyin.

Yağmur yağmasını isteyin; yağınca yağmurda yürüyün.

Arada bir çarşı hamama gidin.

Kendi kendinize, nerede eski günler, her şey daha güzeldi demekten vazgeçin.

Verdiğiniz kararın ne anlama geldiğini iyi düşünün.

Kendinize güvenin..

Nüktedan olun.

Sizi mutlu edecek bir şey yapmayı yarına bırakmayın.

Hiç tanımadığınız insanlara yürekten bir merhaba deyin.

Eski bir arkadaşlarınızla karşılaşınca ona sıkıca bir sarılın.

Hava açıksa, gece yıldızları seyredin.

Bir şarkıyı ıslıkla çalmayı öğrenin.

Arada bir şiir okuyun.

Kendinize bir demek çiçek alın. Bir çiçek koklayın.

Yardım istemekten çekinmeyin; alamazsanız üzülmeyin.

Görünüşünüze özen gösterin.

Her şeyi kararında yapın; ifrata kaçmayın.

Nerede gerekiyorsa, orada mutlaka gerekli emniyet tedbirini alın.

Daima daha iyisini yapmaya çalışın, ama mükemmeliyetçi olmayın.

Resim ve heykel sergilerini gezin.

Ayakkabınızı boyatın.

Berbere gidin.

Kendi kendinize bir şarkı mırıldanın.

İyi bir müzik dinleyicisi olun.

Kendi kendinize yetmeyi öğrenin.

Her gün biraz idman yapın; her fırsatta yürüyün.

Dünyanın en yetenekli insanı olmadığınızı kabul edin; gerekiyorsa elimden ancak bu kadar geliyor deyin.

Yeni moda birkaç şarkıların sözlerini ezberleyin.

İşe erken gidin.

İşe her gün aynı yoldan gitmeyin.

Amirinizden izin alıp bazen işten erken çıkın.

Kırlarda dolaşın.

Maça gidip bağırın.

Başkaları dilemeden, siz onlara iyi günler dileyin.

Teşekkür edin.

Arabanıza güzel koku yayan bir alet koyun.

Evde kendi kendinize yemek pişirin, güzel bir sofra kurun, sonra da afiyetle yiyin.

Başkalarını adam etmekten vazgeçin.

Severken karşılık beklemeyin.

Sinemada film seyrederken patlamış mısır atıştırın.

Bir ağaç, olmazsa bir çiçek dikin.

Şişmanlamayın.

Hatıra defteri tutun.

Bir hela temizleyin.

Káğıttan bir uçak yapıp uçurun.

Bir derneğe veya kulübe girin, arkadaş edinin, toplantılara katılın..

Mutlaka yeterince uyuyun.

Az konuşun, çok dinleyin.

İş arkadaşlarınıza ve dostlarınıza iltifatı esirgemeyin.

Bir güne yapılacak çok şey tıkıştırmayın.

Acelesiz yaşayın; daha önünüzde yaşanacak çok güzel günler var.



Stresli davranmak, doğuştan gelen değil, sonradan kazanılan kötü bir huydur; bunu unutmayın.





Son söz: Öfkeyi, kendinize zevk edinmeyin.

TANGO



Her kent, tarihi, efsaneleri, abide ve caddeleri, kendine ozgu bircok ozellikleriyle digerlerinden ayrılır. Kuskusuz sanatı ve muzigi de farklılık gosterir. Gercekten, basit bir melodi bize bir yoreyi, bir sehri anımsattıgı gibi, onu duslerimizde yasatabilmemiz ve hic gormemis olsak da ozleyebilmemiz icin yeterde artar bile. Boylelikle, Viyana valslerinden, Napoliten sarkılardan, Habanera’dan, Madritlilerin Chotis’lerinden soz edebiliyoruz. Her kentin muziginde o yore insanının kimligini bulabilecegimiz gibi, sokaklarında kendiliginden dogmus mırıltıların, seslerin sevinc ve huzunlerin herhangi bir melodide somutlastıgını gorebiliriz. Aynı sekilde tangoda, Buenos Aires’in ve Buenos Aires’linin muzigidir.

Buenos Aires, guney yarımkuredeki en onemli sehirlerden biridir. 35.paraleldedir. 1536 yılında kurulmus, 1542 de tahrip edilmis, 1580 de yeniden ve temelli olarak kurulmustur. Uc asır sonra 1880 yılında ise Arjantin’in baskenti olarak ilan edilmistir.

Devamı için...
Vikipedi...