21 Haziran 2008 Cumartesi

HAYATTAN TAT ALMAK!

SEVGİLİ ARKADAŞLAR,

"ZAMAN ZAMAN YAŞAMDA DEĞİŞİKLİKLER OLMALI"

DİYE DÜŞÜNÜRÜM! TAM BU DÜŞÜNCELER İÇİNDEYKEN

AŞAĞIDAKİ SATIRLARI OKUDUM

VE SİZİNLE PAYLAŞMAK İSTEDİM.



Amaç hayattan tat almaksa

Yaşamınıza daha çok eğlence katın.

Espri yapın. Şakalaşın.

İyimser, olumlu ve yapıcı olmaya çalışın.

Gülmekten de ağlamaktan da korkmayın.

Daha sık tatil yapın.

Daha çok hoş görün, daha sık bağışlayın.

Kin, nefret, düşmanlık ve korkudan uzak kalın.

Dostlarınızı, ailenizi, akrabalarınızı daha sık arayın.

Sevdiklerinize yaklaşın, dokunun, sarılın.

Yeni hobiler edinin.

Kendinizi şımartın.

Veeeeeeee kendimi şımartma yollarını bulmalıyım;)

Kötü bir alışkanlık: Kızgınlık

Gözlemler ve araştırmalar kızgınlık duygusunu abartmanın, sık tekrarlayıp uzun sürdürmenin sağlığı özellikle de kalp-damar sağlığını bozduğunu gösteriyor. Kızgınlığı öfke ve hiddet noktasına taşıyanlarda kalp krizleri, inmeler, kalp-ritim bozuklukları daha sık görülüyor. Bu "huysuz" insanlarda hazımsızlık, şişkinlik, gaz, kramp şeklinde sindirim bozuklukları ile kaşıntılı cilt döküntülerine daha sık rastlanıyor. Kızgınlık özellikle erkekleri ilgilendiren bir sorun. Kadınlarda daha seyrek görülüyor. Erkekler kuyrukta önüne birinin geçmesi, trafiğin kısa bir süre tıkanması ya da bekleme salonlarında sürenin biraz uzaması halinde kolayca kızgınlık ve öfke nöbetlerine kapılabiliyor. Yani erkekler kızgınlık konusunda daha riskli durumdalar. Kızgınlığın sanıldığı gibi genetik bir kökeni filan yok. Tamamen edinsel yani sonradan kazanılan bir alışkanlık! Davranış değişikliği tedavileri ile bu kötü alışkanlığı bırakmalısınız. Klinik Psikolog İlknur Yılmaz

Hiç yorum yok: